Elifcan Arslan / 




Kırık bir masanın hüznü var orada
mücadelesini hiçbir zaman sürdürememiş
mürekkebin kuruması gibi alelade bir kağıtta
devamı hiç düşünülmemiş, göz ardı bile edilmemiş
 suyun düşmesi gibi suya
halkalar ve nafilelik.
 
Her sabah çiğ ve her kar kırağı değil
her çığ büyümemeli ve suratın asfalt
her yıl Hızır’a ektiğim çiçek ‘ her an ağır değil
bir gül olmayabilir ‘ ve her ağ yutacak
 
zihnin içinde oynuyor gözleri kapakların
ama ruh uykuda ‘ uzuvlar ve kuğular da
göç vakti değil ‘ kuyular ve sanrılarda.
 
Yıkım yükümü istiyor ille de
-bu masanın kırık oluşunun izahı olabilir pekala
 kafir bir hal bu, insanın kendisine.
ritim aksak, dörtlük yitik mürekkep kurumakta
nasıl da değişiyor rengi
bir su, karışırken halkasına.